-
1 soluğu kesilmek
v. be out of breath, be unable to breath, have lost one's wind, gulp down, gulp -
2 soluğu kesilmek
to be out of breath -
3 be out of breath
soluğu kesilmek, katılmak, nefesi kesilmek -
4 be out of breath
soluğu kesilmek, katılmak, nefesi kesilmek -
5 be winded
solugu kesilmek, nefesi kesilmek, nefes nefese kalmak -
6 haleine
n f1 air expiré soluk [so'ɫuk]◊avoir bonne / mauvaise haleine — nefesi hoş, kötü kokmak
2 respiration soluk [so'ɫuk]♦ perdre haleine soluğu kesilmek♦ à perdre haleine soluk soluğa♦ reprendre haleine soluk almak -
7 suffoquer
-
8 soluk
soluk1 <- ğu> verwelkt; bleichsoluk2 <- ğu> Atem m;-i soluk aldırmamak jemanden nicht zu Atem kommen lassen;soluk almadan atemlos (zuhören usw);soluk almak Atem holen, atmen; fig verschnaufen;soluk kesici atemberaubend;soluk soluğa ganz außer Atem; in aller Eile;soluk vermek ausatmen; -
9 ses
"1. sound; noise. 2. voice. - almak to record sounds. -i ayyuka çıkmak to shout to high heaven, be heard clear to China. - çıkarmak 1. to voice one´s opinion. 2. to say something. - çıkarmamak 1. to raise no objection. 2. to keep quiet, not to say anything. -ini çıkarmamak to keep one´s opinions to oneself, keep quiet. - çıkmamak /dan/ 1. for nothing to be heard from, for no word to come from. 2. for no reaction to be shown by. 3. for no sound to be heard in (a place). -i çıkmamak 1. to raise no objection. 2. to keep quiet, not to say anything. -i çıkmaz taciturn. - düşmesi ling. hyphaeresis. - etmek 1. to make a noise. 2. /a/ to shout to; to call. - ikilemesi/ikizlenmesi ling. gemination. - kakışımı ling. cacophony. -ini kesmek 1. to stop talking, shut up. 2. /ın/ to stop (someone) talking, shut (someone) up. -ini kısmak to lower the volume of, turn down (a radio, television, etc.). - kirişleri/şeritleri/telleri vocal cords. - kuşağı 1. tape (used for recording sounds). 2. cin. sound track. - olmamak for no sound to be heard (in a place), (for a place) to be completely silent. - seda yok. Not a word has been heard from him/them/there. -i soluğu çıkmamak 1. to raise no objection. 2. to keep quiet, not to say anything. -i soluğu kesilmek 1. to become completely silent. 2. to die. - türemesi ling. epenthesis. - vermemek not to answer, not to reply. - yitimi path. aphonia. - yolu 1. track (on a tape used for recording sounds). 2. cin. sound track." -
10 wegbleiben
weg|bleibenlange \wegbleiben uzun zaman gelmemek;jdm bleibt die Luft weg birinin soluğu kesilmek;mir blieb die Sprache/Spucke weg dilim tutuldu2) ( ausgelassen werden)dieser Satz kann \wegbleiben bu cümle yazılmayabilir -
11 gulp
n. yudum, lokma, yutma————————v. küçük dilini yutmak, yutmak, yutkunmak, bastırmak, içine atmak, boğazı düğümlenmek, soluğu kesilmek* * *yut* * *1. verb(to swallow eagerly or in large mouthfuls: He gulped down a sandwich.) yutmak, acele mideye indirmek2. noun1) (a swallowing movement: `There's a ghost out there,' he said with a gulp.) yutkunma2) (the amount of food swallowed: a gulp of coffee.) yudum, lokma -
12 be unable to breath
v. soluğu kesilmek -
13 gulp down
v. yutmak, yutkunmak, bastırmak, lüplemek, içine atmak, boğazı düğümlenmek, soluğu kesilmek, küçük dilini yutmak -
14 have lost one's wind
v. nefessiz kalmak, soluğu kesilmek -
15 be unable to breath
v. soluğu kesilmek -
16 gulp down
v. yutmak, yutkunmak, bastırmak, lüplemek, içine atmak, boğazı düğümlenmek, soluğu kesilmek, küçük dilini yutmak -
17 have lost one's wind
v. nefessiz kalmak, soluğu kesilmek -
18 Atem
Atem m <Atems; o pl> soluk, nefes;außer Atem sein soluğu kesilmek;(tief) Atem holen derin nefes almak;das verschlug mir den Atem bundan boğulacak gibi oldum;jemanden in Atem halten b-ne nefes aldırmamak -
19 ringen
ringen <rang, gerungen, h>nach Atem ringen soluk/nefes alamamak, soluğu kesilmek2. v/t Hände ovuşturmak -
20 verschlagen
verschlagen1 v/t <unreg, o -ge-, h>: jemandem den Atem verschlagen b-nin soluğu kesilmek;jemandem die Sprache verschlagen b-nin dili tutulmak;es hat ihn nach … verschlagen yolu -e düştüverschlagen2 adj kurnaz, açıkgöz, cin gibi
- 1
- 2
См. также в других словарях:
soluğu kesilmek (veya tutulmak) — 1) soluk almaz duruma gelmek 2) mec. aşırı heyecanlanmak 3) mec. gücü tükenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak) — 1) güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu. M. Ş. Esendal 2) mec. bunalmak, sıkılmak İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sesi soluğu çıkmamak (veya kesilmek) — (bir kimsenin) sesi çıkmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıkanmak — nsz 1) Tıkama işine konu olmak Lavabo tıkandı. 2) İştahı kalmayıp yemek yiyememek 3) Soluk alamamak, soluğu kesilmek Hâlâ tıkanmış, boğulmuş gibi kesik kesik nefes alan Lale ye bir kere daha baktı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üçükmek — sesi, soluğu, nefesi kesilmek I, 192; II, 118 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini